Ana içeriğe atla

Yakın Geçmişten Yakın Geleceğe

Sedat Peker bir suç örgütü liderliği yapmış olabilir hatta birçok suça karışmış da olabilir.
Daha düne kadar Sedat Peker ile kolkola olanlar yaptığı açıklamalar sonrasında, Sedat Peker'in suç örgütü lideri olduğunu açıklayanların tek derdi yapılan ihbarların üstünü kapatmaktır.

Madem ki bir suç örgütü lideri idi; sizin bu şahsiyet ile ne gibi bir işiniz vardı da kolkolaydınız. O zaman sizde işlediği suçlara göz yumarak suça iştirak etmiş olmuyor musunuz?

Normal şartlar halinde suç örgütü lideri ile görüşen bir İçişleri Bakanı olabilir mi?

Milletin iradesine saygı ve devlet otoritesini zaafa uğratmamak için görevinden istifa etmesi gerekmez mi?

Sedat Peker'in öncesi beni ilgilendirmiyor artık çünkü ulvi bir görev üstlenmiş durumda. Fakat pişmanlık göstermiş ve şimdi suç ortaklarını ihbar ediyordiye de sadece bir şahısa özel kanun çıkartmayı doğru da bulmuyorum.
Devlet şahısa değil toplumun geneline adalet sağlamalıdır. Yoksa bugün çok masum görünen bu eylem gelecekte başka başka zafiyetler doğuracaktır.

Bu ülkede eskiden semtin bir kabadayısı olurdu, mahalleninde abileri vardı. Şimdi kabadayı deyince hemen aklınıza yumurta topuk ayakkabı, ceketi omuzunda bağıran çağıran, diğer insanlara dert olan çakma dayılar gelmesin, onlar kabadayılığı bitirmek için derincilerin türettiği çakma dayılardı.
Kabadayılar zeki ve yürekli kişilerdi. Bu sayede yaptıkları işlerde başarı sağlamış, bu başarının getirdiği, yüksek kazançlı işletmelere sahiptiler. Devlet erkanınca tanınan ve hatrı sayılan kişilerdi.
Sahip olduklarını haktan ve adaletten yana kullanan ve sözlerine itimat edilen insanlardı.
Fakir babası ve zalimin düşmanıydılar.
Semtin Mahallesi'ndeki abiler kabadayıların evlatları ve kardeşleri gibi aynı kültürü alarak yetişen varlıklı olmayan ailelerin çocuklarıydı.
Kabadayı veya mahalle abisi olabilmenin en önemli üç unsuru zeki olmak, namuslu olmak, yürekli olmak ve yokluğu görmüş olmaktı.

Şimdilerde insanlar iki bacağın arasında arıyor namusu.
İffettir yani terbiyedir o sizin namus diye bahis ettiğiniz.
Namuslu olmak için en başta sözünün eri olman gerekir. Yaptığın işin hakkını vererek yapman, harama el uzatmaman, yaptığın herşeyin arkasında durman gerekir. Aması, fakatı ve bahanesi olmaz namuslu insanın.

İşin özü sözünü tutmazsan, insanları kandırırsan, adaletsiz davranırsan, hırsızlık-dolandırıcılık yaparsan namussuz olursun.

İşte bu ülkede derin devlet dedikleri CIA, ülkemizin içindeki hain ve kandırılmış cahilleri de kullanarak 1950 lerden 1980 lere kadar olan süre içerisinde devlet eli ile namus bekçiliği yapan kabadayılık, abilik kavramlarını bitirmekle birlikte toplumsal bir çok değer yargımızıda hükümetler eliyle bitirdiler.

Bu insanların mallarına devlet eliyle çöküldü ve itibarları iki paralık edildi.
Sanki adalete ve kanunlara uymayan ve çıkar sağlayan insanlar gibi gösterildiler.

Yakın geçmişimizde ordumuza, polisimize ve değerli insanlarımıza fetö terör örgütünün yaptığı kumpaslarda kullandığı iftira ve inkar dilleri ile yapıldı yine bütün bunlar.

Sonra bürokratlığın tanımını değiştirdiler.

Turgut Özal'ın Başbakan, Anavatan partisinin hükümet olduğu yıllar da; enflasyon karşısında memur maaşları değerini yitirmiş, mevsimlik işçi bile memurdan fazla kazanmaya başlaşmıştı.
Bu adaletsiz maaş sistemine çare üretmek yerine Özal televizyondan "Benim Memurum işini bilir" açıklaması ile hak yemenin, yolsuzluğun, adaletsizliğin önünü açan rüşveti devlet kurumlarına sokmuş oldu.
İşte bürokrasinin ülkemizdeki asıl kırılma noktası tamda buydu.
Bürokratlar toplumda örnek alınacak kişilerdi. Bürokratın ahlakını bozarsan tüm toplumun ahlakı bozulur.
Rüşvet almak ve rüşvet vermek Devlete ve Millete ihanet etmektir.

Devletin malı, Devletin Makamı ve Devlet Görevi türk milletinin namusudur.
Devletin namusuna kendi namusundan  daha fazla önem verip sahip çıkılırken, rüşvet ile "devletin malı deniz yemeyen keriz" ifadesi ile devlete ihanetin önü açıldı.
Yani devlet namusu kalmadı.

Türkiye'nin net son 40 senesindeki yaşananların en büyük sorumlusu zoraki basın, zoraki siyasetçiler ve zoraki iş insanlarıdır.

Kültür sahibi, bilim insanı veya ülkemizin saygıdeğer insanlardan mı oluşuyor millet vekillerimiz. Bizim onlara verdiğimiz millet vekili makamını alınca ülkenin kültür ortalamasının altındaki insanlar bir çoğu.

Güncel sorunlarla ilgili sokaktaki çocuğa mikrofon uzatsan bizi yönetemeyenlerden daha akılcı daha uzlaşmacı ve daha bilimsel çözüm önerisi sunuyorlar.

Mesela İlber Ortaylı hocam toplumda beyefendiliği ile bilinen, tarih bilgisi ile ülke yönetimine stratejik alınacak kavramlarda doğru yolu gösterebilecek değerli bir bilim insanı. 
Neden bu ve bunun benzeri değerleri millet vekili yapıp toplum adına doğru şeyler yapmasını sağlamıyoruz.

Ama bunların çoğu özel televizyon kuşağı ile başlayan ülke değerlerini yok sayan, insanlara toplumun içindekini marjinal veya örnek alınmayacak insanları sanki önemli bir şahsiyetmiş gibi sunan sabah kuşağı ve haftasonu magazin programlarına borçluyuz.

Çünkü bu ülke yine CIA BOP projesi kapsamında 90 yıllardan bugüne kadar hep namussuz insanların başarılı olduğunu, yapanın yanına kar kaldığını bize gösterdiler.

Neden o dönem çok değerli namuslu insanları ve yaptıklarını göremedik televizyonlarda.

Sonrasında da aman bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen bizler halkın ta kendisidir.

Çakma Basın gerçekleri gizledi ve sanal gündem ile halkı oyalarken, çakma siyasetçide kendi çıkarları peşinde koşup ülke çıkarlarını bile bile yok saydılar.

Sedat PEKER bizde SÖZ NAMUSTUR ifadesi aslında çok çok önemli birşeyi geri getiriyor.

Kabadayılık yürek ister, hakkı ve adaleti sağlarken kendi canının bir önemi yoktur.

Ne diyorlar şimdi gayrimeşru.
Ne demek gayrimeşru; doğru olmayanı yani yanlışı kabulettirmek için gayret içinde olanlar.

Hak arayabiliyormusunuz bu devirde. Hakkı kim tesis edecek? Devlet.

Nasıl tesis edecek? Yargı Sistemi ve Kolluk güçleri polis teşkilatı ile.

Peki devleti gayrimeşru yönetiyor ise ve bunların karşısında duracak hakkı adaleti kendi canından daha değerli gören abiler ve kabadayılar yoksa nasıl olacak.

Al işte bir sürü yolsuzluk, tüyü bitmemiş yetim hakkı ve ihanet ihbar ediliyor.
Nerede ülkenin savcısı, hakimi, politikacısı, polisi vede vatandaşı.

Arasak ya hakkımızı, ama yok! Çünkü ülkece bizim ayarlarımız bozuldu.

Eskiden önce hak ve adalet sonra can canandı.

Şimdi varsa yoksa canım ve cananım.

Hep bekliyoruz ki birileri bizim hakkımızı bizim adımıza arasın da hakkımız olanı getirsin bize versin.

Sedat PEKER Suç işlemiş olabilir ama şu an yaptığı kabadayılığa kendim adıma minnettarım.

Artık bendede söz namus bu ülkeye bunu yapanlar hesap verene kadar benim hayatımın bir önemi yoktur.

Çünkü biz bunlardan hesap sormadığımız sürece ne bizim, nede sonra ki kuşağın bir geleceği olmayacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTALYA FETÖ/PYD Soruşturması gerçekleri Banio Yapı Market Fetö/PYD soruşturmasında hangi bakan sayesinde neden kurtarıldı

  Antalya'da yürütülen FETÖ/PYD soruşturması Bakan sayesinde sekteye uğratmıştır. Banio Yapı Marketin mahkeme süreci incelendiğinde Fetö/pyd adına yapılan faaliyetler sorulduğunda, savunmalarda Bakan Bey'in bilgisi dahilinde olduğu söylenerek ve bakan ile ilgili Hiçbir işlem yapılmadan bu şahıslar tahliye edilmiştir. Tahliyeleri sonrasında da fetö/pyd adına Finansal faaliyetlerde bulunarak ülke ekonomisini zarara uğratmayı hedefleyen bu firmalar hakkında sonrasında oluşturulan savcılık kanalıyla şikayetler yine aynı savcı tarafından biz araştırdık. bir şey bulamadık denilerek kapatılmıştır. TMSF tarafından firmanın incelenmesi için atanan ekibin içerisine Kayyım avukatı olarak atanan Şahıs Av. Onur Yoldan bizzat bu süreci kontrol etmiştir. Şu anda savcılıkta ve terörle mücadelede bulunan işlemler yine aynı bakan tarafından engellenerek bu şahısların korunması sağlanmaktadır. Haklarında suç duyurusunda bulunduğum için Antalya 13. Aile Mahkemesinde boşanmaya çalıştığım Fetö/PYD m

Ekmel Çayır Kimdir

  Ekber Çayır ( Fetö/PYD kod adı Ekmel Çayır) Kimdir? Ali İhsan Çayır dan olma, Şehriban Çayır dan (Fetö/PYD Kod adı Şehnaz Çayır) 1981 Yılında Antalya da doğmuş anne tarafından seriklidir. Anne tarafının kızlık soy adı KÖK olup, serik de dedesi kürt mecit diye tanınan zaatın anneannesi serikde pavyon işletmeciliği yapmıştır. Ve işlettikleri bu pavyonda kadın ticareti yapan anneannesi serikte iyi tanınmaktadır. Ekmel Çayır'ın şimdi Mücella teyzesinin kocası olan ve bir zamanlar Fetö/Pyd firarisi olan ablası Şükriye Uçkun'un sevgilisi olan uyuşturucu satıcılığından sabıkalı Fedai Demirarslan tarafından temin edilen extacy uyuşturucu hapları kaleiçinde bulunan Djack denilen mekanda kullanan bir uyuşturucu bağımlısıdır. Ekmel Çayır bu uyuşturucuyu kullandığı dönemde kendi enişteside dahil bir çok adamla birliktelik yaşamıştır. Mikro Yazılım evinde çalışan Gökan ile tanışarak denizliye pekdemir çiftliklerine gitmiş oradada seviyesiz bir çok ilişkisi olmuştur. Sonrasında Banio Yapı